Osman ÇAKIR
ocakirr@gmail.com
18 Aralık 2015
Engelli bireyler ve sorunları
1897’de ilk kez 1 milyonu aşan Dünya’nın gözde, iki kıta’nın tek şehri olan İstanbul’un nüfusu günümüzde 15 milyona dayandı. Bu nüfus yoğunluğuyla İstanbul 130 ülkeyi geride bıraktı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusu 14,5 milyon. Megapol’e gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerini de ilave edecek olursak bu rakama, İstanbul’un nüfusu 20 milyona varıyor.
Nüfusun artmasına neden olan ana sorun tabii ki yine işsizlik. Anadolu’da pek çok şehirde fabrikalar kurulsa da, atölyeler açılsa da üretim, pazarlama ve ticaret ağırlıkta hala burada yapılıyor. İstihdam ocağı olarak mevcudiyetini koruduğu için de işsizlerin sıcak bulduğu, bir nebze olsa dahi refaha erdiği bir şehir.
DoÄŸduÄŸu yerde karnını doyuramayan Anadolu insanı, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak, refah toplumu arasında kendine yer bulmak amacıyla İstanbul’a göç etmeyi sürdürüyor.
Veri kaynakları İstanbul’un nüfusunun son 20 yılda 2 katına çıktığını ortaya seriyor. Yine TÜİK verileri, İstanbul’un nüfusunun son 5 yıl içerisine günlük 800 kiÅŸi arttığını gösteriyor. Mevcut eÄŸilimlerin devam etmesi halinde 2023 yılında 21 milyona varacağı tahmin edilen İstanbul’un nüfusunda 2030’lardan sonra kayda deÄŸer bir artışın olmayacağı, 2050 yılından sonra da ülke toplam nüfusunun %80’inin ÅŸehirlerde yaÅŸayacağı öngörülüyormuÅŸ.
İstanbul’un 14’ü Anadolu Yakasında, 25’i Avrupa Yakasında olmak üzere toplam 39 ilçesi var. Bu ilçeler nüfus sayısı bakımından incelendiÄŸinde en yüksek nüfusa BaÄŸcılar’ın, en az nüfusa ise Adalar’ın sahip olduÄŸu görülecektir. Engelli bireylerin sosyal hayata adaptasyonu üzerine ilçe belediyeleri arasında ilk ve en çok proje üreten, saraylar inÅŸa eden, model uygulamalarıyla diÄŸer belediyelerin dikkati çeken, çalıştaylar, ÅŸuralar düzenleyen örnek alınabilecek belediye olduÄŸunu burada belirtelim.
İstanbul’da yaÅŸayanların yaklaşık % 64,71’i (9.162.919) Avrupa Yakası’nda; % 35,29’u da (4.997.548) Anadolu Yakası’nda hayatını idame ettiriyor. Her iki yakada gelecekte de aynı yüzdelik oranların muhafaza edileceÄŸini kanaatindeyiz. Avrupa’da üçüncü havalimanı, Anadolu’da üçüncü boÄŸaz köprüsü her iki yakayı cazip kılmaya devam edeceÄŸinden insanların yakalar arasında geçiÅŸini oransal olarak pek deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸini düşünüyoruz.
Metropol şehir İstanbul’da 1994 yılı öncesinde hemen hemen her ilçede onlarca derme çatma evler inşa edildi, yeni semtler oluşturuldu. Başka bir anlatımla, mega kentin çevresinde gecekondu mahalleler mantar gibi çoğaldı. Çarpık kentleşme bir türlü önlenemedi. Bunda 1970’li yıllarda yaşanan ikinci büyük göç hareketinin de etkili olduğu söylenebilir.
O yıllarda bir yatakla, iki yorganın atıldığı barakanın yolu, suyu, elektriği, kanalizasyonu, yakınında sağlık ocağı yokmuş kimse aldırış etmedi. İşin, aşın, bir de esen rüzgardan, yağan yağmurdan koruyacak bir mekanın var idiyse alemin kralı ancak sen olabilirdin!
Emekten ve alın terinden yana olan Anadolu insanı elverişsiz çevreyi ve çalışma ortamını kendine hiçbir zaman sorun olarak görmedi. Gece yarılarına kadar çalıştı durdu. Ta ki, sahip olduğu sağlığını, vücudunun ayrılmaz parçası olan iki kolundan birini, yahut iki bacağından diğerini kaybedinceye dek.
Şehirleşen ve sanayileşen toplumda alınmayan önlem ve tedbirlerin bir sonucu olarak karşılaşılan sorun böylece su yüzüne çıktı.
Kötü işlerde çalıştırılmadılarsa da, şehrin dışına itilmedilerse de okuryazar olmadığından, eğitim seviyesi düşük, okuyamadığı için istihdam edilemeyen sosyal güvencesi olmayan, ailesinin ve çevresindekilerin bakım ve yardımlarına muhtaç, ülke genelinde sayıları bilinemeyen, yoksun ve yoksul bir engelli kitlesiyle tanıştı ülkemiz.
TÜİK’in 2002 Aralık ayında yapmış olduğu araştırma sonuçlarına göre ülkemizde engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29’dur.
İstanbul’da yaşayan engelli bireylerin sayıları 1,5 milyonun üzerinde. İkiyüz bin dolayında engelli toplu ulaşım araçlarından ücretsiz faydalanıyor.
Geçtiğimiz yıla kadar halk arasında zavallı, düşkün, arız, ahraz, alık gibi tanımlanan, meclisten geçen yasalarda ise sakat, muhtaç, özürlü gibi kavramlarla tanımlanan bu kitle, en son düzenlemeyle engelli kavramı üzerinde fikir birliğine varılarak tanımlanmıştır.
5378 sayılı yasayla engelli bireyler ülkemizde kayda değer hak kazanmışlardır. Ancak fiziki yapı, yaya kaldırımı, sokak ve caddelerde karşıdan karşıya geçiş yollarında, kamusal alan ve ulaşımda mimari düzenlemelerin yapılmasına yönelik beklentileri oldukça fazladır. Ayrıca, eskiye nazaran ciddi yol kat edilse de engellilerin toplumla bütünleşmesi yönünde yoğun sosyal sorunlar yaşadıkları görülmektedir.
Sürekli sorunlarla boğuşan engelli bireyler, ilgili ve yetkililerden yaşadıkları sorunlara artık anlamlı, aynı zamanda kalıcı çözümler üretmelerini istiyorlar.